Samyeli'nin güzellik sırrı soğuk duş ve vücut fırçası.

Defne Samyeli, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde yayınladığı mesajıyla, kadın dayanışmasının önemini vurgulayarak, yürek burkan bir gerçeği dile getirdi: Kadınların yaşadığı zorlukların, yarattığı derin acının ortak bir paydaşlığı oluşturduğu bir dünyada yaşıyoruz. Samyeli'nin mesajı, sadece iyi dileklerden ibaret değil; bir çağrı, bir ortak mücadele davetiyesi niteliğindeydi. “Kadınların içinde bulunduğu hayat şartlarında yaşadıkları sıkıntılar ve duygu hallerini düşündüğümüzde hepimizin çok yaralı olduğunu görüyoruz,” sözleri, kadınların maruz kaldığı sistematik şiddet, eşitsizlik ve ayrımcılığı ince bir tabaka altına gizlenmiş, fakat dokunulduğunda kanayan bir yara olarak sergiliyordu. Bu yaranın tedavisi, bireysel çabalardan çok, kolektif bir dayanışma ruhu gerektiriyordu. Samyeli, "Biz kadınlar, birbirimize sahip çıkmalıyız. Kadınlara çok şefkatsiz davranılan bu dünyada, biz birbirimize bu şefkati sunabilelim," diyerek bu kolektif dayanışmayı, kadınlar arasında kurulacak şefkat bağının bir umut ışığı olarak sunuyordu. Bu, bireysel başarı hikayelerinin ötesine geçen, toplumsal bir sorumluluğu üstlenmeyi işaret eden bir çağrıydı. Sadece kişisel başarılardan bahsetmek yerine, ortak acıları paylaşmayı, destek olmayı, birlikte mücadele etmeyi öneriyor; böylece tek tek kadınların güçsüzlük duygusundan kurtulmalarını ve ortak bir güçle toplumsal değişimi sağlayacak bir birlik oluşturmalarını hedefliyordu.

Samyeli, mesajında sadece duygusal bir yaklaşım sergilemekle kalmadı; pratik bir bakış açısıyla da kadınların kendi yaşamlarına dair ipuçları paylaştı. Güzellik rutini üzerine yaptığı açıklamalar, klasik güzellik standartlarının ötesine geçen, bedenine ve ruhuna özen gösteren bütüncül bir yaklaşımı yansıtıyordu. Sadece dış görünüşe odaklanmak yerine, içsel bir denge arayışını öne çıkarıyordu. "Uyanır uyanmaz kuru fırça ile vücudumu fırçalarım. Sonra soğuk suyla duş alırım," sözleri, kendine bakmanın, sağlıklı yaşamın basit, günlük ritüellerle de mümkün olduğunu gösteriyordu. Bu basit ama düzenli rutinler, kendine ayırdığı zamanı ve bedenini dinlemeyi, ihtiyaçlarına kulak vermeyi vurguluyordu. Spor, yüz bakımı ve yüz egzersizleri ise kendine zaman ayırmanın ve bedenini dinlendirmenin yollarını gösteriyor; hareketi, hem fiziksel hem de ruhsal sağlık için bir ilaç olarak tanımlıyordu.

"Biraz canım sıkılırsa ya gider spor yaparım, ya yüzüme bakım yaparım ya da yüzümü çalıştırırım. Bu benim hobim. Hareket ilaçtır," ifadeleri, stres yönetimi ve ruh sağlığına dair önemli bir mesaj içeriyordu. Samyeli, modern yaşamın getirdiği stresin üstesinden gelmenin yollarından birini, kendine ayırdığı zamanı ve büyük bir tutkuyla yaptığı hobileriyle başarılı bir şekilde uyguluyordu. Bu yöntem, diğer kadınlara da kendi baş etme mekanizmalarını geliştirmeleri için ilham verici bir örnek oluşturuyordu. En önemlisi ise, Samyeli'nin "akıl sağlığını yerinde tutmak ve beyni çalıştırmak" vurgusu; kendine bakımın sadece fiziksel değil, ruhsal ve zihinsel sağlığı da kapsayan bütüncül bir yaklaşımı öne çıkarıyordu. Bu, kadınların toplumun dayattığı baskılara rağmen, kendi kimliklerini ve mutluluklarını korumaları gerektiğinin altını çiziyordu.

Sonuç olarak, Defne Samyeli'nin 8 Mart mesajı, sadece bir güzellik rutini paylaşımının ötesinde, kadın dayanışmasının ve kendine bakmanın önemini vurgulayan derin ve anlamlı bir çağrıydı. Kadınların yaşadığı zorlukların farkındalığını artırırken, aynı zamanda umut ve direncin sembolü olarak kolektif bir dayanışma çağrısı yapıyordu. Samyeli, kendi kişisel deneyimlerini diğer kadınlarla paylaşarak, onlara güç, sabır ve neşe dilemekten çok öteye geçerek, ortak bir mücadeleye ve birlikteliğe davet ediyordu.