Ünlü arabeskçi Ferdi Tayfur’un mirası için kavga
.

Ferdi Tayfur’un 2 Ocak 2024’teki ölümüyle birlikte ortaya çıkan miras davası, Türk müzik dünyasının ötesinde geniş yankı buldu. Vasiyetname açıklandığında ortaya çıkan tablo, beklenmedik bir karmaşayı ve derin ailevi çatlakları gözler önüne serdi. Sanatçının, Türk Silahlı Kuvvetleri, Darüşşafaka Cemiyeti ve LÖSEV gibi kurumlara yaptığı önemli gayrimenkul bağışları, mirasın dağılımındaki eşitsizliği daha da belirginleştirdi. Marmaris’teki iki daire ve İstanbul’daki bir daire Darüşşafaka’ya, Yalova’daki sekiz villa LÖSEV’e, Bolu’daki bir daire ise Türk Silahlı Kuvvetleri’ne bırakılmıştı. Bu bağışlar, sanatçının hayırsever yönünü yansıtırken, aynı zamanda kendi çocukları ve yakınlarının miras dışı bırakılmasını sorgulamayı da beraberinde getirdi.
Vasiyetnameye göre, kalan taşınmaz mallar çocuklarına, torunlarına, yeğenlerine ve resmi eşi Zeliha Tayfur Baykurt’a miras olarak kaldı. Ancak şaşırtıcı olan, sanatçının biyolojik kızı Tuğçe Tayfur Aydın ve beş yıl önce ona böbreğini bağışlayan oğlu Timur Turanbayburt’un miras dışı bırakılmış olmasıydı. Bu durum, hem hukuki hem de insani açıdan büyük tartışmalara yol açtı. Tuğçe Tayfur, babasının vasiyetnamesine itiraz ederek, mirasın iptali için dava açıldığını açıkladı. Avukatı Edanur Yıldız Ülker, sanatçının kurumlara yaptığı bağışlar dışındaki mal varlığı için kayyum atanmasını da talep etti.
Bu beklenmedik durum, daha önce Ferdi Tayfur’un avukatı Hakan Tamgüç tarafından yapılan açıklamalar ile de çelişiyordu. Tamgüç, geçen ay yaptığı açıklamada, sanatçının Tuğçe Tayfur’u mirasından men etmeyi planladığını, ancak bunu "Hastalığım geçsin, ondan sonra yapalım" diyerek ertelediğini belirtmişti. Vasiyetnamenin açıklanmasıyla ortaya çıkan tablo, avukatın ya vasiyetnameden habersiz olduğu, ya da sanatçı sözünü verirken kızının ismini tamamen göz ardı ettiği izlenimini uyandırdı. Avukat Tamgüç’le yaptığım görüşmede, hatırlattığım sözünün arkasında durduğunu ancak sanatçının ailesinin izin vermediği için bu konuda açıklama yapamayacağını söyledi.
Bu hukuki sürecin karmaşasına ek olarak, aile içindeki gerilimler de kamuoyu önünde tartışmalara yol açtı. Tuğçe Tayfur, babasının vasiyetinde kendisini mirasından men eden Nilüfer ve Şirin Gözalıcı kardeşleri hedef alan sert açıklamalarda bulundu. Bu kardeşlerin, Ferdi Tayfur'un yeğenleri ve Nilüfer'in Timur Turanbayburt ile evliliğinden dolayı eski gelini olması dikkat çekici bir ayrıntı. Hatta cenazeden sonra Tuğçe Tayfur ile tartıştığı iddia edilen kişinin Şirin Gözalıcı olduğu yazılmış, ancak Şirin Gözalıcı bu iddiayı yalanlamıştı. Daha sonra, Tuğçe Tayfur ile tartışan kişinin Şirin Gözalıcı değil, ablası Nilüfer Turanbayburt olduğu ortaya çıktı.
Bu olaylar zincirinde, kulağıma gelen ve doğruluğundan emin olmadığım bir bilgi de dikkat çekici. Necla Nazır’ın, Ferdi Tayfur ile kızının arasını açanlar olarak gördüğü Nilüfer ve Şirin Gözalıcı kardeşlerin, Ferdi Tayfur’un ölmeden iki ay önce Nilüfer Turanbayburt ile bir bakım sözleşmesi imzalamış olabilecekleri iddia ediliyor. Bu sözleşmeye göre, Nilüfer Turanbayburt, Ferdi Tayfur'un ölümüne kadar bakımını üstlenecek ve sanatçı vefat ettiğinde Marmaris Cennet Koyu’ndaki evi ona kalacakmış. Bu iddia, vasiyetnamenin içeriğiyle birleştiğinde, miras paylaşımındaki eşitsizliği daha karmaşık bir hal alıyor ve aile içindeki hesaplaşmaların boyutunu gösteriyor. Ferdi Tayfur’un miras davası, sadece bir miras paylaşımını değil, aynı zamanda aile bağlarının kırılganlığını ve insan ilişkilerinin karmaşıklığını da gözler önüne seriyor. Goethe'nin "Kadınlara olan davranış güzel ahlakın temelidir" sözü, bu olaylar ışığında daha da anlamlı bir hal alıyor.
🚀 Popüler post! Son 24 saatte 5 kişi görüntüledi!
❤️ Sevilen post! Son 24 saatte 0 kişi favoriledi!
🏷️ Beklenen post! Son 24 saatte 0 kişi kaydetti!
🚀 Popüler post! Son 24 saatte 5 kişi görüntüledi!