Yılmaz Güney'in hayatını konu alan filmin 'Çirkin Kral' rolü için oyuncu seçimi tamamlandı…

Yılmaz Güney'in hayatı, Türk sinemasının tartışılmaz efsanelerinden biri. "Çirkin Kral" lakabıyla anılan, hem sanatıyla hem de yaşamıyla fırtınalı bir dönemin simgesi olan Güney'in biyografik filminin çekileceği haberi, sinemaseverler arasında heyecan dalgaları yarattı. Yönetmen koltuğuna deneyimli sinemacı Yüksel Aksu'nun oturacağı film, Fatoş Güney'in "Camları Kırın Kuşlar Kurtulsun" adlı anı kitabından esinlenecek. Bu kitap, Güney'in hayatının iç yüzünü, eşinin gözünden, doğrudan ve sarsıcı bir şekilde ele alıyor. Dolayısıyla filmden, Güney'in yalnızca sanatçı kimliğinin değil, aynı zamanda insan, eş ve baba yönünün de derinlemesine işlenmesi bekleniyor.

Senaryo, Fatoş Güney'in kişisel deneyimlerini ve anılarını, Yüksel Aksu'nun yönetmen bakış açısıyla harmanlayarak ortaya çıkacak. Bu iş birliği, filmin gerçekçi ve duygusal bir anlatımla izleyiciyle buluşmasını sağlayacak gibi görünüyor. Güney'in hayatının sadece başarılarıyla değil, aynı zamanda mücadeleleriyle, zorluklarıyla ve belki de pişmanlıklarıyla da yüzleşileceğini tahmin etmek güç değil. Yönetmenin, biyografik anlatıdan öte, Güney'in hayatını ve zamanını anlatan, toplumsal bir portre sunmayı amaçlaması olası. 1960'lı ve 70'li yılların Türkiye'sinin siyasi ve sosyal atmosferinin filmde önemli bir yer tutacağı kesin gibi görünüyor.

Filmin başrolünde, Türk sinemasının usta oyuncularından Mehmet Kurtuluş'un Yılmaz Güney'i canlandıracağı açıklandı. Yılmaz Güney'in güçlü karakterini, fiziki ve ruhsal benzerliğin ötesinde, karmaşık iç dünyasını da yansıtabilecek bir oyuncu olarak Kurtuluş'un seçimi, filmin beklentileri yükseltiyor. Kurtuluş'un, Güney'in sert ve asi ruhunun yanı sıra, duygusal kırılganlığını da başarıyla aktarması, filmin başarısı için oldukça önemli bir faktör olacak.

Fatoş Güney rolünü ise Deniz Barut üstlenecek. Barut'un, Güney'in eşinin hayatına ve karakterine uygunluğunun, senaryo yazarları ve yönetmen tarafından titizlikle değerlendirildiğini düşünebiliriz. Fatoş Güney'in yaşamının Yılmaz Güney'in hayatı kadar dolu dizgin ve karmaşık olduğunu biliyoruz. Bu nedenle, Barut'un rolüne getirdiği yorumlama, filmin genel anlatımına önemli ölçüde katkı sağlayacaktır.

Filmin anlatımının, Yılmaz Güney ile Fatoş Güney'in tanışmalarıyla başlayıp, Güney'in Cannes Film Festivali'nde "Yol" filmiyle Altın Palmiye ödülünü alırken yumruğunu havaya kaldırdığı ikonik kareyle sona ermesi planlanıyor. Bu yapı, Güney'in sanat hayatındaki zirve noktasını ve aynı zamanda kişisel mücadelelerinin yoğunluğunu gösteren güçlü bir sembolizm taşıyor. Ancak filmin yalnızca bu iki nokta arasında geçen bir öyküden ibaret olmayacağı, iki önemli an arasındaki dönemin de ayrıntılı olarak işleneceği anlaşılıyor.