Magazin Cafe
Magazin

Oturduğumuz yerlerden geçemiyorum, kahroluyorum baba!

Ocak ayında evinde fenalaşarak hastaneye kaldırılan ve art arda operasyon geçiren Edip Akbayram'ın hastanedeki tedavisi sürüyor.

Sedef Karatay |
Oturduğumuz yerlerden geçemiyorum, kahroluyorum baba!
Oturduğumuz yerlerden geçemiyorum, kahroluyorum baba!
Her gün oturduğumuz yerlerden geçemiyorum. O tanıdık park bankı, kahvaltı yaptığımız köşedeki lokanta, eskiden birlikte akşamları yürüyüş yaptığımız sokak… Her köşe, her taş, her ağaç seninle dolu. Ama ben, aceleyle, sadece uzaktan bir el sallayıp, sarılmadan, senden uzaklaştım. O anki acelem, o önemsiz işim, şimdi sonsuza dek sürecek bir pişmanlığa dönüştü. Kar yağdığında telefonun çalmasını, camın ardından o sıcak sesini duymayı ne çok özledim. "Camdan bak aşkım," diye fısıldayan sesini, o eşsiz telaşını, kar tanelerinin dansını seninle paylaşmaktan duyduğum mutluluğu… Hepsi şimdi, ulaşılmaz bir rüya gibi.

"Minik aşkım bugün geliyor mu?" Bu soruyu her gün sormanı, her gün beni beklemeni ne kadar çok özlediğimi kelimeler anlatamaz. O küçük, sevgi dolu takma adım, küçük kızın olduğum o zamanlara geri dönmemi sağlıyordu. Şimdi ise sadece bir anı, parmaklarımın arasında kayıp giden kum taneleri gibi. Senin o sıcak, güven verici sesin olmadan günlerim nasıl boş, nasıl anlamsız geçiyor.

"Hadi kahveye gel," demeni… O basit cümle, sadece bir kahve içmekten çok daha fazlasını ifade ediyordu. Birlikte geçirdiğimiz zamanın, paylaştığımız sohbetlerin, birlikte kahkaha attığımız anların simgesiydi. Şimdi ise, o kahve fincanlarının soğuk ve boşluğunu hissediyorum, senin sıcaklığının yerini alabilecek hiçbir şey yok.

Dünyanın en şefkatli elleriyle saçımı okşadığını, alnın üstünde yumuşak parmaklarını hissetmenin verdiği huzuru nasıl özlüyorum… O eller, en zor anlarımda bile bana güven ve sükûnet veren, bana yol gösteren ellerdi. Şimdi, ellerim boş, kalbim yalnız.

Ve o gülüşün… O sıcacık, iç ısıtan gülüşün… Sanki güneş birden karardı, gökyüzü tamamen bulutlarla kaplandı. Her şey daha soluk, daha cansız, daha anlamsız… Gülüşün, varlığın, her şeyin merkeziydi. Şimdi ise, yalnızca anıların soluk bir gölgesi kaldı. Gözlerimi kapatıp, o gülüşü hatırlamaya çalışıyorum, ama tıpkı bir rüyayı hatırlamaya çalışmak gibi, net görüntüler yerine bulanık hatıralar var.


Her gün, her saat, her dakika seni özlüyorum baba. Sadece seni değil, o anları, o birlikteliğimizi, o paylaştığımızı… O kayıp zamanı geri getirmenin bir yolunu arıyorum, ama boşuna… Geçmişe dönme şansım yok.


Hepimiz seni bekliyoruz. Hasretle bekliyoruz. Umutla bekliyoruz. Acıyla, kederle, ve büyük bir özlemle… Senin varlığın, sesin, gülüşün… Her şeyin yoluna girmesi için sadece senin dönüşünü bekliyoruz. Bekliyorum… Senden başka kimseyi değil, sadece seni bekliyorum. Bu boşluk, bu sessizlik, sadece senin varlığınla dolabilir. Ve seni beklerken, her geçen gün, bu bekleyişin ağırlığını daha da çok hissediyorum.

🚀 Popüler post! Son 24 saatte 6 kişi görüntüledi!

❤️ Sevilen post! Son 24 saatte 0 kişi favoriledi!

🏷️ Beklenen post! Son 24 saatte 0 kişi kaydetti!

🚀 Popüler post! Son 24 saatte 6 kişi görüntüledi!